Neden Isci Sinifi?

Date:

Neden sinif kavrami anarsistler icin son derece onemlidir? Nicin surekli olarak siniflardan ve sinif mucadelesinden soz ediyoruz? Bazi muhaliflerimiz bizi gecmiste yasamakla sucluyorlar ve isci sinifinin ortadan kalkmakta oldugunu ileri suruyorlar. Nihayet, gercekten, ortada isci tulumuyla, geleneksel isci basliklariyla ve agir botlarla dolasan insanlara artik sik rastlanmiyor. Dolayisiyla, soz konusu iddia guclu bir iddia gibi gorunuyor, degil mi? Aslinda durum hic de boyle degil; su halde goruntulerle ugrasmayi bir kenara birakarak sorunun esasina bakalim.Asagidaki makale, ilk olarak, Irlanda'daki Workers SModern toplum, tipki kendisine ongelen diger toplumlar gibi, esas olarak ayni kosullara sahip tek bir insan grubundan olusmuyor. Ne yazik ki, henuz dunyada tek bir 'insanlik' soz konusu degil. Her ulkede, insanlar, birbiriyle catiskili cikarlara sahip siniflara bolunmus halde yasiyorlar.

Siniflar, uretim araclariyla, yani, toplumsal zenginligin yaratildigi fabrikalarla, makinelerle, dogal kaynaklarla, vb. olan iliskileri temelinde belirleniyor. Serbest meslek sahipleri, kucuk ciftciler gibi toplumsal gruplar olmakla birlikte, iscilerle patronlar toplumdaki temel siniflari olusturuyorlar. Zenginligi yaratan sey, iscilerin emegi. Patronlar, uretim araclari uzerindeki mulkiyet ve kontrolleri sayesinde, bu zenginligin yasal sahipleri durumundalar ve onun nasil bolusulecegine kendileri karar veriyorlar.

Calinan deger

Yaratilan toplumsal degerin sadece bir kismi ureticilere geri donuyor. Bu, onlara kismen ucret, kismen "toplumsal ucret" (hastaneler, okullar, kamu hizmetleri vb.) olarak odeniyor. Yaratilan degerin kalan kismi kar olarak patronlarin cebine giriyor. Fakat, degerin butununu yaratan sey emegin kendisi. Agacta duran bir elma, birisi onu koparip alincaya kadar hicbir deger ifade etmiyor, ayni sey, yeraltinda duran komur icin de gecerli. Artik deger ya da kar olarak bilinen sey, ucretlerin calinan kismi.

Bugun isci sinifi Irlanda nufusunun cogunlugunu teskil ediyor. Bir ucret ya da komisyon karsiligi calisan herkes, isci sinfinin bir parcasi durumunda. Isci sinifi, kendi calisma yetenegini uretim araclarini kontrol edenlere satmak zorunda olan herkesi kapsiyor. Bir fabrikada, buroda, okul ya da hastanede calisiyor olmak bu acidan hicbir farkliliga sahip degil. Yine, kol ya da beyin gucuyle calisiyor olmaniz, calisirken tulum ya da takim elbise giymeniz, 'iyi' ya da kotu ucret aliyor olmaniz bir fark yaratmiyor.

Ya issizler?

Issizler de isci sinifinin bir parcasini olusturuyorlar. Sosyal yardim odenekleri [emekli ayligi, issizlik odenegi, vb. -c.n.], daha once calismis olanlara ve kendi emek gucunu bir patrona satma potansiyeline sahip olanlara veriliyor. Bu odenegin onkosulu, "emegini sunmaya hazir olmak ve aktif olarak is aramak". Iscilerin eslerinin ve cocuklarinin, tipki emekliler gibi isci sinifinin bir parcasini olusturduklari cok acik.

Isci sinifinin cikarlari (ucretler, calisma kosullari, is alanlari, kamusal yarara sahip toplumsal harcamalar, vb.), patron sinifinin cikarlariyla surekli ve kacnilmaz bir catiski icinde kaliyor. Patronlar, iscilerin zararina olan bicimde, kendi karlarini azami duzeye yukseltmeye, pazardaki rakiplerinden daha avantajli bir konuma erismeye calisiyorlar.

Sacma bir iddia

Emek ile sermayenin herkesin yararina olacak bicimde isbirligi yapmasi anlamina gelen "toplumsal isbirligi"nden soz eden herkes sacmaliyor. Isciler olarak sahip oldugumuz haklar ve kazanimlar, uzun ve cogu zaman acilarla dolu mucadelelerin birer urunu. Patronlar, bu tur haklari ancak zorunlu ve kacinilmaz hale geldigi zaman veriyorlar. Bunlar, ekonominin gerileme icine girdigi donemlerde -ki ekonomik kriz kapitalizmin periyodik nitelige sahip kacinilmaz bir urunu, isten cikarmalar, gercek ucretlerde kesintiler, kamu harcamalarinda kisitlamalar, vb. yontemlerle ekonomik krizin mali yukunu iscilerin omuzlarina yukluyorlar.

Kapitalizm insanlari farkli duzeylerde baski altinda tutmakla birlikte (irksal ve cinsel baski bunlardan sadece ikisi), sistemin temeli emegimizin somurusune dayaniyor. Yeni bir toplumun insasi mucadelesinin kazanilacagi ya da kaybedilecegi cephe de bu cephe. Kendi yasamimiz uzerinde kontrol hakkini kazanabilmemiz halinde, bu sistem yikilabilir ve yerine bundan cok daha iyi yeni bir sistem kurulabilir.

Kontrolu ele gecirme

Isciler, sehir ve kasabalarda yiginsal olarak bir araya getiriliyorlar. Isyerlerinde diger emekcilerle birlikte isbirligi icinde calisiyoruz. Her isci, uretim surecinde isin kendisine dusen kismini yapiyor; boylece, uretimin bir sonraki asamasinda devreye giren diger isciler surecin geri kalan kismini tamamliyorlar. Servis sektorunde de, yani hastanelerde, okullarda, burolarda da durum ayni. Bu, isci sinifini, yalnizca adaletsizlige karsi isyan eden bir guc degil, fakat ayrica toplumun isleyisini kendi kontrolu altina alarak kendi cikarlari dogrultusunda yeni bir toplum yaratma yetenegine sahip bir guc haline getiriyor.

Bir sinif olarak, kolektif olarak dusunmek ve hareket etmek zorundayiz. Bir grev sirasinda, diger emekci arkadaslarinizin ve calistiginiz isletmeye girdi temin eden diger firmalarda calisan iscilerin destegine ihtiyac duyarsiniz. Bireysel sinirlar icinde kalan eylemler sizi pek bir yere goturmez. Bu yuzden isbirligi yapmak zorundayiz. Ayni sey, yeni bir toplum kurma olarak ifade ettigimiz muazzam gorev acisindan da gecerli. Ya bir toplumsal grup olarak hareket ederiz, ya da ayni kosullarda yasamaya devam etmek zorunda kaliriz. Sinifimizin temelini olusturan bu kollektif nitelik, bize, eski duzeni parcalamak, gercekten ozgur ve esit yeni bir toplum kurmak icin ihtiyac duyacagimiz dayanisma ve karsilikli yardimlasma icin gerekli maddi temeli sunuyor.

Degisim potansiyeli

Ne var ki, bir insanin isci olmasi, her zaman ve mutlaka onun kendini bir isci olarak dusunmesini, isci sinifinin kolektif olarak sahip oldugu degisim potansiyelinin bilincine varmasini saglamiyor. Hepimiz, kimi zaman kendilerini patronlarla ayni safta goren iscilere, ya da, moral bozuklugu icinde isci sinifina aitlik duygusuna butunuyle yabancilasmis issizlere tanik oluyoruz. Ayrica, etrafta, yeni bir 'alt-sinif'tan ve issizlerle ise sahip olanlar arasinda 'dogal bir catisma'dan soz eden pek cok cahil akademisyen var.

Sinif bilincinin, ortak cikarlarimiza ve gercek bir degisim icin sahip oldugumuz potansiyele iliskin bir farkindaligin tesvik edilmesi ve guclendirilmesi gerekiyor. Anarsist bir orgutun gorevlerinden biri de bu.

Siniflar arasindaki mucadele, ancak patron sinifi ile bu sinifin ayricaliklarini koruyan devletin yikilmasiyla sona erecektir. Kamulastirma ve uretim araclari uzerinde devlet kontrolu, sinifli toplumun son bulmasi anlamina gelmez. Bu, sadece, tek tek kapitalistlerin yerini burokratik bir devlet kapitalizminin almasindan ibarettir. Bunlar, kendilerinden once gelenler gibi, bizim yarattigimiz degerin nasil bolusulecegine nahi olarak karar veren ayricalikli sinifi olusturacaklardir. Amaclari her ne olursa olsun, Irlanda'daki sol partilerin (Workers Party, Sinn Fein, Labour Left) devletci politikalarinin mantiksal sonucu bu olacaktir.

Ozgurluge giden yol

Ancak isci sinifinin uretim uzerinde dogrudan kontrolu ve ozyonetimi sinifsal bolunmeye son verebilir. Anarsist bir toplumda uretim, her bir isyerinde secilmis isci meclisleri tarafindan yonetilecektir. Daha yuksek duzeyde planlama, soz konusu meclisleri temsil eden, kendilerini secenlere karsi sorumlu olan, gorevlerini yerine getirmedikleri taktirde her an geri cagrilabilen delegelerin kararlarina bagli olacaktir. Boyle bir toplumda, toplumsal zenginlik herkesin yararina olacak sekilde yaratilacak ve bolusulecektir. Seckin bir patronlar ya da yoneticiler grubu olmayacaktir. Bu, gercek ozgurlugun temel onkosuludur.olidarity Movement'in yayin organi "Workers Solidarity"nin 31. sayisinda Alan MacSimoin imzasiyla yayinlanmistir.